23.03.2014

Ciddi bir seçim: Göğüs pompası

  
Göğüs pompası seçimi gerçekten önemlidir. Öncelikle hangi koşullarda kullanılacağına karar vermek gerekir. Erken işe başlayacaksanız sürekli süt sağıp saklamanız açısından elektrikli olanlar tercih edilebilir. ya da bebeğiniz emmiyordur ve sürekli sağmak zorundasınızdır. Ama evde olan ve emziren bir annenin elektrikli almasına gerek olmayabilir.    
Ben evde ve emziren bir anneydim. Bir hastalık ya da önemli bir olay olması ihtimaline karşı buzdolabında sürekli taze süt bulunduruyordum. Haftasonları dışarı çıkarken de mutlaka biberon taşıyordum çünkü her ortamda hemen emzirmek mümkün olmayabiliyordu. Kahvaltı vermeye başladığımda da anne sütüyle hazırladığım için yine pompaya ihtiyacım oluyordu. Bu tempoda biri için Lansinoh manuel pompa çok ideal. Kullanımı çok kolay olduğu için pratik ve can yakmıyor. Gayet estetik tasarlanmış ve göğüsle tamamen uyumlu. Sitesine girip inceleyebilirsiniz. 
Bu arada hangi pompa olursa olsun mutlaka almadan önce denemenizi tavsiye ediyorum. Benim Lansinohtan önce acı bir deneyimim oldu. Benim zamanımda E-Bebek'te pompalar denenebiliyordu. Fakat ben ikincisini de aldıktan sonra haberdar oldum. Hala bu hizmet var mıdır bilmiyorum. Başka mağazalara sormakta da fayda görüyorum. Çünkü bence hepsinde olmalı.

Yoğurt makinem hala Sinbo

2011 yılında Yoğurt makinesiyle ilgili başlık oluşturmuşum ve taslak olarak kaydetmişim. Ama ne iyi yapmışım! Çünkü hala kullanıyorum ve çok memnunum. Yoğurt mayalamakta usta değilseniz ve battaniyelerle uğraşmak istemiyorsanız bir yoğurt makinesi edinebilirsiniz. Fakat piyasada çok pahalıya satılan markalar var. Benim zamanıma göre fiyatlar ucuzlamış fakat yine de pahalı bence. Anne-bebek sektörü bu işin heyecanı ve cezbedici oluşundan gerçekten sonuna kadar faydalanıyor. Sinbo'nun bu modelini ben indirimden kargo dahil 16 tl gibi komik bir rakama almıştım. Hala daha kullanıyorum ve çok memnunum. İçinde büyük plastik bir kabı var. Ben onu hiç kullanmadım. Kendime minik cam kavanozlar edindim ve 6 tanesiyle rahatlıkla tek kullanımlık olacak şekilde yoğurtlar elde ettim. Artık büyük boy cam kavanoz kullanıyorum. Buzdolabından çıkardığım soğuk sütle 4 saatte yoğurdum hazır. Afiyet olsun :)

Tekrar merhaba..

Blog tutan biri için çok uzun sayılabilecek bir aranın ardından.. 


Oğlum henüz 1 yaşını doldurmadan oluşturduğum bloğuma bugün bakıyorum da, neler yaşandı neler. "İdeal anne" olmaya çalışan biri için uzun sürecek bir lohusa sendromu döneminden sonra, yıllar yıllar geçmişcesine anıları hatırlayıp gülümsemek de varmış. Öncelikle belirtmeliyim ki, 2 senenin ardından sadece 4 başlık içeren bloğumu 3000 küsür kişinin ziyaret etmiş olması beni bir hayli şaşırttı. Keşke devam edebilseymişim. Biliyorum ki anne adayları gerçekten karar vermekte zorlanabiliyor. Neyin ne kadar önemli olduğu tabiki doğumdan sonra anlaşılıyor ve bu kişisel tercihlerle, önceliklerle de alakalı ama annelik heyecanı işte :) Oğlum şimdi 3 yaşını doldurdu ve ben diğer 4 yazımı az önce tekrar okudum ve hatırladım. Tabiki gülümsedim. Neden mi? Örneğin bahsettiğim pürematiği tercih etmemin en önemli nedenleri tabiki pratik ve temiz iş çıkarmasıydı ama diğer bir nedeni ise sebzeleri rondoya vermeden çocuğuma yedirerek ileride normal yemeğe geçişini kolaylaştırmaktı. O dönem gerçekten de yemeğini buharda pişiriyor ve pürematikten geçiriyordum, susuz ve katı olarak oğluma yediriyordum. Şimdi ise oğlum aburcubur dediğimiz türden bir yiyeceği bile, 10 dakika elinde bekletip bir dilini sürtüyor bir kokluyor ucundan kemiriyor ve bırakıyor. Yemeklerin şekli bozulunca kızıyor. Yememek için bahane işte. Aynı anda iki gıdayı birden yemiyor ya da karıştırmıyor. Örneğin kahvaltıda salatalık yiyecekse o bitene kadar sadece salatalık yemek istiyor. Yediği yiyecekler gerçekten çok sınırlı. Çorba içmiyor, sebze yemiyor, baklagil yemiyor. hamurişi yemiyor. Ama o günlerde ben ileride başıma ne geleceğini bilmeden yazmışım. Yani pütürlü yedirmeye alıştırmakla iş bitmiyormuş. Çocuğum yemeklere karşı ciddi önyargılı olacakmış. Çünkü bu bahsettiğim yiyeceklerden çoğunun daha tadına bile bakmış değil. Çocuklar hergün şekilleniyorlar ve sürekli aynı düzende ve programda gitmek imkansızlaşıyor.

Kısacası, çocuğum bebeklikten çıkınca öyle şeylerle uğraştım ki, bloğu unuttum bile. 2 seneye yakın süren kişisel sorunlarım, bununla beraber uzadıkça uzayan lohusa sendromu dönemim ve çevresel faktörler derken bu günlere geldim. Bu arada oğlumu da büyüttüm tabiki. İdeal anne olmayı istemek tabiki iyi birşey ama annelik asıl yürek işi. Bu dünyada çocuklarımızdan daha değerli hiçbirşey yok. Benim bir tezim vardı. "Önce ben onun istediği gibi bir anne olayım ki, o da benim istediğim gibi bir çocuk olsun". Hala çok yanlış olduğunu düşünmüyorum ama, insanlar mükemmel değil. Hata da yapabilirim, bazı durumlarda yetersiz de kalabilirim. Herşeye yetecek enerjim ya da kabiliyetim olmayabilir. Çocuğum için de aynı şeyler geçerli. Her çocuk biririnden farklı, ama hepsi çocuk. İstediğim tek bişey var. Oğlum vicdanlı bir insan olsun. 

Blogu tekrar hatırlamamın nedeni ise, kendime bir iş kurmak istediğim şu günlerde kuruş param  olmamasından dolayı, internetten önce kişisel eşyalarımı satıp daha sonra küçük bir sermayeyle ilgi alanlarıma yönelik orjinal ürünleri bulup satma niyetinde olmamdır. E-ticaret sitelerinde dolanırken, bir yandan da bir blog kurup oradan da eş zamanlı satış yapsam mı diye düşünüyordum ve zaten bir blogum olduğunu hatırladım. İkisi çok farklı işler demeyin, bu benim anneliğim sırasında verdiğim çok zor bir sınav olacak. Dekorasyonla ilgileniyorsanız eğer, ileride bağlantılı bir blogum daha olacaktır, ona da uğrayın olur mu?

Ben blogumu unuttuğum sıralarda gelen, Lassig çanta ile ilgili iki yorum var. Kendilerine o zaman yardımcı olamadığım için özür dileyerek yorumlarını yayınlıyorum. Cevaplarım onlar için çok geç olacak belki ama arayış içinde olan diğer annelere yardımcı olabilir belki. Sevgiler..

27.09.2011

Başucu kitabım: "Bebek Bakım Sorunlarına Mucize Çözümler"

Doğumdan önce aklımdaki en önemli soru bebeğimi nasıl kontrol edeceğimdi. Daha önce de söylediğim gibi bebek konusunda hiçbir tecrübem ve bebeklere karşı hiçbir ilgim olmamıştı. Etrafımdaki çocuklara da baktığımda genellikle şımarık ve dediğini bir şekilde yaptıran laf dinlemeyen saati saatini tutmayan ve gece yarılarına kadar ayakta gezenler çoğunluktaydı. Ben en çok düzenli uykuya önem veriyordum. Özellikle bebeğimin her ihtiyacını ben karşılamayı düşünüyordum. (Bunun ne kadar zor olduğuna ise daha sonraki bir kayıtta değineceğim)
Bebek bakımıyla ilgili kitaplar araştırmaya başladım. Şimdi baktığımda ise gerçekten bir sürü yayın arasından en iyilerini seçtiğimi düşünüyorum.
"Bebek Bakım Sorunlarına Mucize Çözümler" Tracy Hogg adında, bu işi profesyonelliğe dökmüş bir kadının tecrübelerini paylaştığı bir kitap. Bu kitabı henüz hamileylen okumaya başladım ve önemli bulduğum yerlerin altını çizdim. Bebeğim 9 ayını doldurdu ve ben hala kitabı açıp faydalanıyorum ya da bazı davranış biçimlerini önceden okuduğum metinlerle yorumluyorum, sebebini ve çözümünü buluyorum.
Kitap temelde E.A.S.Y. adında bir sistem üzerine kurulu. Eat, Activity, Sleep, Your Time. Yani bebeğin temelde bir rutininin olması gerektiği ve mümkün olduğu sürece bu rutine bağlı kalmak gerektiği üzerine kurulu. Bebek beslenecek, belli bir aktif zaman sonunda uyuyacak ve bu rutin sürekli ve sürekli bozulmadan devam edecek. Bu temel içinde detaylarda bebeğin uyku araları, uyanık zamanları, anneyle geçirilen kaliteli zaman, beslenme düzeni, bulunduğu ortam ve anneyle ilişkisinin karakteristik özelliklerine yansıması gibi bebeğin sağlıklı beden ve zihin gelişimi var.
Bunun dışında uyku sorunu olan bebekler, gaz, kolik, reflü sorunları, katı gıdaya geçiş dönemi, tuvalet eğitimi gibi başlıklar altında bu eğitimlerin öncesi ve sonrasında yaşanılan sorunlar, yapılan yanlışlar ve çözüm önerileri başka birçok annenin gönderdiği mektuplardan ve birebir kendi tecrübelerinden örneklerle paylaşılmış.
Ben neredeyse kafamdaki her türlü soruya henüz bebeğimi doğurmadan yanıt bulmuştum. Kafamda herşey hazırdı. Özellikle kendim bakmak istediğim ve kimseden yardım almayacağım için herşeyin kafamda net olması gerekiyordu. Fakat Güney doğduktan sonra öyle durumlarla karşılaştım ki, kitap ve okuduğum herşey kafamdan uçtu gitti. Sürekli ve sürekli alt değiştiriyordum. 4 defa kapatıp açtığımı biliyorum. Çiş kaka tekrar kaka ve tekrar çiş.. Çarşaflar yastıklar üstüm başım batıyordu. Ayrıca hiç bitmeyen bir hıçkırık, öyle ki sanki bir kere tuttu mu yer yapıyor ve o gün en az 3 kere tutuyor. Bu süreler, kitaba göre uyandıktan sonra 45 dakika içinde tekrar uyuması gereken bebeğimin bir buçuk saat uyanık kalmasına neden oluyordu. Ayrıca alt değişimini dahi aktivite içine alan kitaba göre benim bebeğim 4 defa altını değişince, yine kitaba göre aşırı yorulmuş sayılıyordu. Hıçkırık tutunca emzirmek hıçkırığı geçiriyordu ama bebeğim hıçkırırken ememiyordu. Bunların yanında büyüme sıçraması dönemleri bir türlü bitmiyordu. 12 saat boyunca uyutmaya çalıştığımı biliyorum. Emzirirken uyuyor, yatırdığım anda kalkıyor ve tekrar emmek istiyor. Allahım bitmek bilmeyen bir tekrar. Geceleri ise kitaba göre henüz uykuya dalan bebeğin yanından 20 dakika boyunca ayrılmamak gerekiyordu. Çünkü bebeğin uykuya dalması o kadar bir süre alıyor ve o sırada anneyi yanında isteyen bebek, anne uzaklaşınca hemen uyanıyordu. Ama gece gündüz 2 saatte bir kalkıp bebek emziren ben bebeği uyuttuktan sonra 20 dakika nasıl bekleyeyim? Bir an önce uyumak istiyorum çünkü uykumun en ağır yerinde saat çalacak ve tekrar uyanacağım. En büyük sorunlardan biri de bebeğin kendi kendine uykuya dalmasını sağlamaktı. Tracy Hogg'a göre bu annenin bebeğe vereceği en güzel hediye idi. Bence de öyle çünkü ben bunu bir türlü başaramadım ve bebeğim hala her uyandığında yeniden uykuya dönmek için bana ihtiyaç duyuyor. Kitapta bunun çözümü de Yatır-kaldır adında bir yöntemle verilmiş ama bebek için biraz ağır bir yöntem. Fakat kararlı olunursa kısa süreceği söyleniyor ki, ben de öyle düşünüyorum ama bebeğime kıyamadığım için denemedim bile. Belki de 2-3 gün bebeğim sıkıntı çekse şimdi daha rahat uykuya dönebilir ve her uyandığında ağlamazdı.
Birkaç örnekle kitabı tanıtmaya ve yorumlamaya çalıştım. Her türlü soruna cevap var ama kolay değil. Zaten kitap da bunun kolay olmayacağını belirtiyor. Tam anlamıyla her şey her zaman yolunda gitmiyor ama en azından bebeğe doğru yaklaşım konusunda daha faydalı olmanızı sağlayabilir. Ben kafamda netleştirdiğim her konuda her zaman başarılı olamasam da bebeğimi büyütürken kitapta üzerinde durulan yöntemlerin ne kadar mantıklı olduğunu, özellikle bebek büyümeye devam ederken benim gözlemlediğim değişimlerin ne kadar isabetli şekilde önceden belirtildiğini deneyimledim. Doğumdan önce bu kitabı okuduğuma çok memnunum.

22.08.2011

En önemli ihtiyaçlardan biri : anne çantası

Hamileliğimin 6. ayından sonra yavaş yavaş alışverişe başladık. Ben o zamana kadar ne almam gerektiği konusunda araştırmalar yaptım. Anne çantası ya da bebek bakım çantası konusunun pek üzerine düşmedim. Belki de ciddiyetini kavrayamamışımdır. Zaten ilk girişimlerimdeki başarısızlığımı da buna bağlıyorum. Doğru çantayı bebeğim doğduktan 7 ay sonra buldum.
Uzun uzun olup biteni anlatacak değilim. Fakat gerçekten üzerinde durulması gereken bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bazı arkadaşlarım "gerek yok sırt çantamı kullanırım" dediler. Bazıları bebek bakım ürünlerinin hediyesi çantalarla devam etmeye çalıştılar. Bazıları ise vazgeçip anne çantası aldılar. Benim gibi anne çantası olsa da yanlış tercih yapanlar ve ikinci üçüncü kez alanlar da oldu. Ben bana en uygun çantayı bulana kadar bir ürün hediyesi çanta, bir sırt çantası ve bir de postacı anne çantası kullandım. Sonra baktım olmuyor. İnternette piyasada satılan birçok markayı araştırdım. Gittiğim mağazalarda çantaları inceledim. Bloglarda ve alışveriş sitelerinde yorumlar okudum. Ürün tanıtım videolarını seyrettim. Gerçekten çok güzel, enteresan ve kullanışlı çantalar gördüm. Okiedog, Skip hop, Lassig gibi sık tercih edilen markalar dışında, Storksak, Nest, Mia Bossi gibi pahalı markaları da inceledim. Vardığım sonuç şu ki; Lassig bu alanda gerçek anlamda 1 numara.


Ben Omuz çantasını ( Lassig Shoulder Bag) kullanıyorum. İhtiyaç duyulabilecek herşeyi içine alabilme kapasitesine sahip. Diğer hiçbir markada olmadığı kadar bol gözlü ve düzenli bir çanta. Eklediğim videoda hem çantayı tanıtmış hem de ben bebek bakım çantamda neler taşıyorum, anlatmış olacağım.

24.07.2011

The Wean Machine



Çocukluğumuzdan beri biliriz cam rendeyi. Annemin mutfak çekmecesindeki balık şeklindeki rende hala duruyor. 
Ben hamileyken de bir arkadaşımı, bebeğine öğün aralarında cam rendeyle meyve püresi hazırlarken izleme fırsatım oldu. Genellikle elma, armut ve siyah eriği birlikte veriyordu. Hem kol kuvveti istediğini farkettim hem de meyvelerin suyu ellerine bulaştığı için sağlıksız ve zahmetli buldum. Evde olsa en azından temizliği kolay olurdu. Ama dışarıda çok zor bir iş. Bu yüzden alternatif olabilecek bir ürün arayışına giriştim. 
Wean Machine pürematiği gördüğümde çok hoşuma gitti. Aslında çok basit bir ürün. Bildiğimiz sarımsak ezicinin geliştirilmişi. Dar ve geniş delikli olan iki adet eleği var. Üstte hem muhafaza görevi gören hem de sulu gıdalarda sıçramayı önleyen kapağı var. Ayrıca üzerine monteli kaşığı da var. Ürün sert plastikten yapılma ve kanserojen madde içermiyor. Tek sorun fiyatı, 54 tl. O zaman plastik için o kadar para verilir mi diye uzun süre düşündüm. Zaten henüz hamileydim. Ama biliyordum ki ben bu pürematiği alacağım. Etrafta kullanan kimse de yokki sorayım işe yarıyor mu? Her alışverişimde mutlaka elime alıp inceliyordum. Sonra bir gün bahar kampanyası oldu. Tam da Güney 6 ayını doldurmuştu ve benim pürematik bedavaya geldi. :)
Ürün çok pratik sebze püresi yaparken kullanıyorum ve dışarıdayken meyve hazırlıyorum. Deliklerinin kesici özelliği olmadığı için sert elmalarda işe yaramıyor. Ben dışarıdayken muz gibi yumuşak ve zahmetsiz meyveleri vermeyi tercih ediyorum. Sebzeler ise pişmiş olduğu için her türlü karışımı yapabiliyorum. Kıyma makinesi gibi delikleri var ve içine koyulan gıdayı kıyma gibi ip ip çıkarıyor. Kalın ve ince ağızları var. İsteğe göre veya bebeğin ayına göre tercih edilebilir. Blender ve cam rende sulu, pütürsüz bir kıvam elde ediyor. Bu yüzden ilk günden itibaren tercih edilebilecek bir ürün olduğunu düşünüyorum.

22.07.2011

İlk ikilem; e-bebek mi yoksa Havuzluhan mı ?

Bizimle aynı dönemde anne-baba olmaya hazırlanan bir çift arkadaşımızdan duydum Havuzluhan'ı. E-bebek'i ise internetten bir ürün aradığımda buldum. Evime çok yakın bir satış mağazasının olduğunu okuduğumda ise hemen eşimle gittik ve orada tesadüf yeni anne-baba olmuş başka arkadaşlarımızla karşılaştık. Mağaza 4 katlı içinde her türlü ihtiyaca cevap olabilecek ürünler var. Ayrıca kuaför, fotoğraf stüdyosu ve çocuk gelişim grupları var. Kaliteli bir hizmet anlayışı benimsenmiş. Havuzluhan ise, Sultanhamam'da bir han içinde bebek ürünleri satan mağazaların bir araya geldiği büyük bir bina. En alt katı süpermarket gibi arabalarla dolaşılabilen, bütün dükkanların ürün kategorisine göre yerleştirildiği ve tek bir firmaya ait olan bir alan. Her türlü ürün bulunabiliyor. Üst katlarda ise daha çok tek tek dükkanlar paylaşılmış. Tekstil ürünlerinde genellikle firmaların kendi üretimlerine yer veriliyor. Genel kanı E-bebek'in çok pahalı, Havuzlu Han'ın ise çok uygun olduğu üzerinedir.
Ben HavuzluHan'ı görmeden E-bebekten bir şey almadım. Havuzluhan'a gittiğimde ise yatak ve tekstil ürünleri, banyo malzemeleri, pijama-zıbın-atlet gibi iç çamaşırları, ağız bezi önlük şapka eldiven gibi aksesuarlara kadar herşeyi aldım. Hastane çıkışlarını da yine han içinde kendi üretimlerini satan firmalardan birinden aldım. E-bebekten ise daha çok orijinal bulduğum ürünleri aldım. Termos çanta, sterilizatör gibi ürünler.
Havuzlu Han ucuz fakat nakitte. E-bebekte ise hiçbir zaman bitmeyecek ihtiyaçlarınızı derli toplu ve kargaşadan uzak temiz bir mekanda adınıza düzenlenmiş kartla puan toplayarak ve taksit yaparak karşılayabiliyorsunuz. Ucuza alıveriş yapmak tabiki çok önemli ama bebeğiniz çok özel ve onun kullanacağı birçok ürün sağlığıyla doğru orantılı olmalı. (örn. kanguru, portbebe vb.) Bir kere alınacak olan bazı temel ihtiyaçlar üzerinde ciddi düşünülüp fiyat araştırması yapmak gerekiyor. Sonradan iki iç kere daha alndığında insan kendini hiç iyi hissetmiyor. :)
Önemli olan eğer Havuzlu Han'dan alışveriş yapacaksanız ne gibi ürünleri oradan alacağınıza karar vermenizdir. Örneğin, benim gibi hastane çıkışlarını önemsemeyip ilk girdiği dükkanda beğendiği iki tanesini alıp, doğumdan sonra bebeğinin dünyaya geldiği günden daha özel bir günü olmayacağını farkedip "neden en iyisinden almadım?" diye hayıflanmayın. Bu da işin başka bir boyutu :)